Başlarken...
Sıradan bir evlat olmadığımı düşünüyorum ya da ortalama bir eş; ‘yaptığım’ hiçbir şeyi öylesine yapmamışken ve ‘olduğum’ hiç kimseyi öylesine yaşatmamışken pek tabii olması gereken normal dozdan ‘fazla bir annelik’ti…
Ekim 2012’den sonra hayat benim için bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı.
Halk arasında ‘normal’ kabul edilen hiçbir doğru benim annelik kitabıma yazılmayacaktı. Çünkü oğlum Ali Ömer, beni ‘fazla annelik’le taçlandırmış nur topu gibi bir bebekti.
Bundan sonra hayatımın büyük çoğunluğu; anlamaya çalışmak, araştırmak, öğrenmek, sabretmek, yavaşlamak, sakinleşmek ve nefes almaktan ibaret olacaktı. Sonra bu fetret devrinin ardından tozlarımdan arınacak, yeni kapılar açıp yepyeni dünyalara yolculuk edecek ve paylaşmaya başlayacaktım.
Öyle kimse görsün, okusun diye değil. Sadece içimde duracağına orada, uzay boşluğunda dursun diye kelimelerimi savuracaktım gökyüzüne, güneşli günlerde ve sanıldığından da uzun kör karanlık gecelerde…
Paylaştıkça, daha da önemlisi ürettikçe güçlenecek ve daha emin adımlarla ilerleyecektim anneliğin taşlı yollarında, elimden tutan tanıdığım ve tanımadığım tüm annelerle…
Kalıplara, öğretilenlere, geleneklere ve herkese inat başka bir annelik mümkün diyorum sana. Senin gibi, sana ait, seninle güzel ve sana özel bir annelik. ‘Nasıl’ını senin bulacağın, her ilmeğini kendi ellerinle dokuyacağın bir hikâye.
Eğer bu kitap eline ‘o’ndan önce geçtiyse şayet, çok şey ifade etmeyebilir. Ama şiddetle tavsiye, bir de ‘o’ndan sonra okuyasın, eminim daha iyi gelecektir!
Sevgilerimle,
Sabiha
9 Şubat 2015
Konstantin - Cezayir