Ermiş

Bırakın aşk, daha ziyade ruhlarınızın sahilleri arasında hareket eden bir deniz olsun.

Istırabınızın çoğu kendi tercihinizdir.

Tutkunuz, kanatlanmış bir yürekle sabaha gözlerinizi açıp sevgi dolu bir güne başlayabiliyor oluşa teşekkür etmek olsun.

Sevgi gelip sizi bulmuşsa, ‘Tanrı’yı yüreğimde taşıyorum’ demektense, ‘Tanrı’nın yüreğine eriştim’ deyin.

Çünkü başınıza tacı oturtacak olan da, sizi çarmıha gerecek olan da sevgidir.

ÖĞRETİM

Sonra bir öğretmen söz aldı ve “Bize öğretimden söz et.” dedi.

Ve El Mustafa cevapladı:

“Hiç kimse size, bilginizin alaca aydınlığından halen yarı uykuda olan nesnelerden öte bir şeyi açıklayıp öğretemez.

Tapınağın gölgeliğinde, öğrencileri arasında yürüyen öğretmen, bilgisinden değil fakat inancından ve sevgisinden verir.

Öğretici gerçekten akıllıysa, sizleri kendi aklının evine sokmaya değil, fakat kendi aklınızın eşiğine doğru yürütmeye çalışır.

Gökbilimci sizlere uzaydan edindiği bilgiler hakkında konuşabilir, ama sizlere idraki veremez.

Müzisyen, evrenin her yanındaki ahengi sizlere duyurabilir, ama o ahengi duyabilecek kulağı ve onu yansıtacak sesi aksettiremez.

Ve rakamların bilimiyle uğraşan kimse, sizlere ölçü ve tartının yapısallığından söz edebilir ama sizleri onların âlemine sokamaz.

Çünkü bir insanın duyuş ve anlayışı kanatlarını bir başkasına ödünç veremez.

Ve her biriniz Tanrı’nın bilgisinde tek tek yer aldığınız içindir ki, her biriniz Tanrı’yı kavramakta ve yeryüzünü anlamakta tek başınasınızdır.”

Ve soluk alışın durması da, soluğun kendi huzursuz çalkantılarından arınıp sınırlandırılmamış olan Tanrı’ya erişmek için yükselerek dağılması değil de nedir ki?

Güvenin hayallerinize; çünkü onlarda gizlidir ebediyete açılan kapı.

bundan daha hoşa gidecek bir şarkı yaratabilendir.

Çalışmak, sevginin göze görülebilen şeklidir.

Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz da boşluklar olsun.

Tanrısal âlemin rüzgârları esip dolansın aranızda.

Sevin birbirinizi, ama aşka dair mecbur kılıcı anlaşmalar yapmayın.

Bırakın aşk, daha ziyade ruhlarınızın sahilleri arasında hareket eden bir deniz olsun.

Birbirlerinizin kadehini onunla doldurun, ama aynı kadehten içmeyin.

Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı lokmayı ısırmaya kalkmayın.

Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer yalnız olduğunu unutmayın,